Giyinmek üzerine.
Ben her zaman giyinmenin bir kendini ifade etme biçimi olduğunu düşünmüşümdür, özellikle dışarıda olduğumuz günlerde kendimizi ifade etmeye ihtiyaç duyarız ve bazen bunu farkında bile olmadan yaparız: ne kadar kötü hissettiğimizi düşünmeden bol ve kalın giyinerek kendimizi gizler, ne kadar daraldığımızı hatırlamadan içinde nefes almanın daha kolay olduğu şeyleri seçeriz.
Hani bazen aslında o havada ve gittiğin yerde giymek, takmak zorunda olmadığın bir şeyi giyer ve takarsın ya; belki biraz fazla makyaj yapar saçlarına biraz daha fazla özen gösterirsin. İşte ben bunun sebebinin dışarıya güzel gözükme kaygısındansa içeriye yani kendine güzel gözükme ve dışarıya kendini ifade etme ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
“Olduğum gibi, hissettiğim gibi gözükmüyorum.”
Ağzımızı açıp upuzun paragraflar dökerek kendimizi anlatmaktansa bazen o gün hissettiğimiz bir rengi, dışavurum olan bir makyajı, yüzümüzü gizleyecek bir saçı tercih ederek anlatıyoruz.
Ve bu kendimizi ifade etme biçimi dediğim giyinişimiz ve tarzımızdan her gün memnun olmak hatta isteyerek yapmak zorunda bile değiliz, bazen sırf o gün istemediğimiz bir yere gideceğimiz için kendimizi istemediğimiz şekillerde ifade etmek zorunda kalabilir hatta kendimizi ifade edişimize ters düşen bir yere gidebiliriz. Ve yine de kendimizce giyiniriz, oraya uygun olarak veya olmayarak, nasıl hissediyorsak. İstemeyerek giydiğimiz giysilerimizde bile kendimizi sıkıştırdırdığımız ufak detaylar vardır.
Bazen evden mutlulukla çıktığımız kıyafetlerimiz, takılarımız, makyajımız dışarıda rahatsız bile hissettirebilir bize ya da tam tersi sevmediğimiz görünüşümüzü dışarıda sevebiliriz. Fakat sonuç olarak dış görünüşümüzü nasıl donattığımız çevreden etkileniyor gibi görünse de aslında kendimiz için yaparız çünkü seçim şansımız vardır. Bazen kafamızın doluluğundan ne istediğimizi şaşsak da dolabımız bir zamanlar istediklerimizle oluşturulduğundan istemesek de bir zamanlarki bizi ifade ederiz; üstümüze hala olan bazı çocukluk kıyafetleri gibi.
Kendi tarzını oluşturamamış -bulamamış demiyorum çünkü bence belli tarzlara uyabilen pek çok kişi olsa da bir kısmımız da kendi yaratıcılığına göre ifade ediyor kendini, belli bir tarza uymadan - kişiler bazen başkalarının kendin ifade etme biçiminden etkilenir fakat bu bir süreçtir, sonunda herkes kendi gibi olmaya ister istemez başlar çünkü bir başkasının adımlarına basmak yolu kaybettirebilir. Kendini bir başkasının tarzı, seçimleriyle ifade etmek için çırpınmaktansa toplum tasvip etmese de kendi istediğine bürünmek daha rahat ve sürdürülebilirdir.
“Eğer kendimizi dışa ifade etme biçimimiz giyim ve görünüşse neden eve geldiğimiz an her şeyi üzerimizden atarız ?”
Bu sorunun cevabının başkalarına anlattığın ve gösterdiğin kendini, kendi kendine gösterme zorunluluğunda olmadığın olduğunu düşünüyorum.
Bu kulağa oldukça bir rol oynamak ve başkaları için süslenip püslenmek gibi gelse de öyle değil. Dediğim gibi kendini dışa ifade etmek bir zorunluluk değil, kimi zaman evdeki halimizle de dışarı çıkabiliriz veya dışarıdaki halimizle evde eğlenebiliriz, aslında oldukça değişken bir durum. Kendini ifade etmek bir kerelik bir şey değil sonuçta, bir süreç; aynı kendini bulmanın da bir süreç olduğu gibi. Aslında o an nasıl kendimiz hissediyorsak onu ifade ederiz giysilerle.
Yani hayır, başkaları için giyinmiyoruz. Ama evet, giydiklerimiz onların onayını aldığında mutlu oluyor, bazense giydiklerimizden emin ve memnun olamıyoruz.
Giyinmenin bir kendini ifade etme biçimi olduğu kadar sanatsal bir yanı da olduğunu unutmamak gerek, tıpkı yazmak gibi düşünün; yazılarımızı birilerine gösterdiğimizde sevilmelerini dileriz fakat beğenilmemeleri onları değersiz kılmaz. Kendini ifade etmek böyle bir şeydir, takdire açıktır fakat eleştiriler de takdir de ifadeni değersiz kılmaz, anlamsızlaştırmaz.
Umarım kimin sizi nasıl uygun ve düzgün bulacağını düşünerek değil nasıl olduğunuzu ve nasıl kendinizi ifade etmek istediğinizi göz önünde bulunarak giyinip süslenebilirsiniz. 🤍
Fotoğraflar bana ait 💞